🐃 Testis Ile Makat Arası Damar
rqVcRgd. Hocam sorunum testis ile makat arasındaki damar acıyor gibi oturmada zorluk zamanda leğen kemiğim dahi daha doğrusu; idrar sonrası peniste bayağa bir damla durumu ile ilgili ultrasyon çektirdim,bir şey görünmedi;acaba o bölgedeki,toplar damarda,bir genişleme olabilir mi? Görevim icabı 8 saat masa başında çalışıyorum;aynı zamanda evde de gelip oturuyorum!Oturma pozisyonumdaki bu bölgedeki cereyan eden, durumu net olarak görebilmek için nasıl bir emar ya da tomogarafi ya da nasıl bir görüntüleme tıbbi aracı kullanmam gerekir. Benim bu sorunum ürolojik midir yoksa kemik erimesi ile alakalı bir durum olabilir mi?
testis ile makat arası ağrı 1 Cevapla 11, Ekim, 2020 dralihatay cevapladı Merhabalar Öncelikle Geçmiş olsun; Sizde prostat iltihabı olma ihtimali var. Prostat iltihabı çok defa tahlillerde çıkmaz şikâyetler ile ve prostat muayenesi ile anlaşılır. Prostat iltihabı hakkındaki bilgiye bu siteden ulaşabildiğiniz gibi internetten de ulaşabilirsiniz. Prostat iltihabı şikâyet ve belirtileri her hastada aynı şekilde görülmez. Bir uroloji uzmanına başvurup prostatınızı muayene ettirin. Başta prostat ultrasonu olmak üzere meni kültürü, Kanda PSA gibi tahlilleri ve tetkikleri yaptırın. Bu tahlil ve tetkikler çok defa teşhise yeterli olur. Allah'tan Sağlık, Şifa ve afiyetler dilerim. "ALLAH RAZI OLSUN" demeniz benim için yeterlidir. YAZILARIM ve MAKALELERİM Sevgili hasta ve okuyucularım Merhabalar; Önemli bulduğum konuları sizler için bir araya topladım. Bu yazılar benim tecrübe ve bilgilerim sonucu yazılmış, siz hastalarımın bilgisine sunulmuştur.
Makat Çatlağı Makat çatlağı yani anal fissür hastalığı akut ve kronik olmak üzere iki farklı şekilde görülür. Anal fissür probleminin ortaya çıktığı ilk 15-20 günlük süreç akut dönemdir. Bu süre içerisinde makat çatlağının oluşumuna yol açan sebepler giderilirse ve önlem alınırsa tedavi olmadan kendi kendine iyileşebilir. Ancak herhangi bir önlem alınmaz, nasılsa geçer diye beklenirse kronik döneme geçilerek çok daha zorlu bir dönem başlangıç gösterir. Makat Çatlağı Basur İle Karıştırılmamalı Anal fissür ile karşılaşan insanların bir çoğu çevreden ya da internet ortamından öğrendikleri bilgiler ile basur yani hemoroid olduklarını düşünür. Hemoroid kısa vadede çok fazla şikayete neden olan bir hastalık değildir. Ancak oluşumunda rol oynayan faktörlere çözüm üretilmezse ilerleme göstererek çok fazla şikayete neden olmaktadır. Buna istinaden anal fissür problemiyle karşı karşıya kalan insanlar hemoroid olduklarını düşünerek, ev ortamında buna karşı çözüm bulmaya yaratırlar. Ya da hastalığın oluştuğu bölgeden kaynaklı utanarak doktora başvurmazlar. Hal böyle olunca akut dönemden kronik döneme geçiş yapılır. Kronik Anal Fissür Kendiliğinden Geçmeyebilir Anal fissür az önce de belirttiğimiz gibi başlangıç safhalarında alınacak önlem ve kullanılacak merhemlerle pratik ve kolay bir şekilde düzelebilir. Ancak hastaların bu problemin makat çatlağı olduğunu bilmesi ve hemoroid gibi hastalıklarla karıştırmaması önemlidir. Makat çatlağı problemine karşı anuflex isminde ki merhem tercih edilebilir. Bu merhem akut dönemde ki anal fissür problemlerine karşı oldukça etkilidir. Cerrahi yöntemlerle tedavi olmadan önce denenebilir. Bunun dışında kasılan kasların gevşemesi için sıcak su oturma banyosu da cerrahlar tarafından sık yapılan tavsiyelerden biridir. Sıcak su oturma banyosu ve merhem kullanımı ile herhangi bir iyileşme gözlemlenmiyor ise cerrahi yollarla müdahale edilmesi gerekmektedir. Makat Çatlağı Tedavisi Çok Kolay Anal fissür tedavisi günümüzde oldukça kolay ve pratik yapılan bir işlemdir. Herhangi bir kesi, dikiş, pansuman ya da hastanede yatış gibi dezavantajlar olmaksızın botulinum enjeksiyonu ile 3 dakika kadar kısa bir sürede tedavi gerçekleştirilebilir. Botulinum toksini ismi verilen özel bir ilaç kasılan makat kaslarına enjekte edilir ve böylece bu kasların gevşetilmesi sağlanır. Tedaviden bir kaç gün sonra kişi iyileştiğini hisseder. Bu dönem içerisinde ve sonrasında kabız kalmamaya özen gösterilmelidir. Bol su içerek, beslenme düzenini sağlayarak ve bol lifli gıdalar tüketerek kabızlığa çözüm bulunabilir.
TESTİS ANATOMİ Erişkinde testisler yaklaşık cm. boyutlarında olup, skrotum içerisinde yerleşmiş bir çift organdır. Skrotum derisi altında dartos kası bulunur. Bunun da altında karın duvarından, testislerin inmesi sırasında birlikte gelen 3 adet fasia tabakası yer alır. Bunların da altında tunika vajinalis’in parietal yaprağı vardır. Skrotum, konnektif dokudan oluşan bir septum ile iki kompartımana ayrılmıştır. Skrotum sadece testisleri içerisinde taşımakla kalmaz, kasılıp-gevşemesiyle testislerin belirli bir ısıda kalmasını da sağlarlar. Normalde testisler vücut ısısından 2-3oC daha soğuk ortamda bulunurlar. Skrotumun arterleri ise femoral, internak pudental ve inferior epigastrik arterlerden kaynaklanır. Venleri ise arterlere eşlik eder. Lenf damarları ise yüzeyel inguinal ve subinguinal lenf nodlarına drene olur. En dışı tunika albuginea denilen sert fibröz bir kılıf ile sarılmıştır. Tunika albuginea, testisin arkasında içeri doğru kıvrılarak mediastinumu oluşturur. Mediastinumdan testis içine doğru septalar çıkarak testisi 250 lobüle ayırır. Testisin ön ve dış yüzleri en dışta tunika vajinalis’in visseral yaprağı ile örtülmüştür. Bunun da dışında tunika vajinalisin parietal yaprağı bulunur. İki yaprak arasında normalde 1-3 ml seröz yapıda sıvı bulunr. Artması durumuna hidrosel adı verilir. Testis, postero-lateral pozisyonda epididim ile komşu olup, üst ve alt kutuplarda bu glanda bağlıdır. Testisin içinde her bir lobül 1-4 adet seminifer tubül içerir. Seminifer tubüller yaklaşık 60 cm uzunluğunda borucuklar olup, duvarını döşeyen germ hücreleri lümene dökülerek ilerlerler. Seminifer tubüller mediastinumda birleşerek rete testisi oluştururlar. Burada birleşen seminifer tubüller 15-20 adet efferent duktus halinde testisi terk ederek epididime gelirler. Seminifer tubüllerin konnektif ve elastik dokudan oluşan bir bazal membranı bulunur. Bunun üzerine Sertoli hücreleri ve spermatojenik hücreler otururlar. Seminifer tubüller arasındaki stroma konnektif dokudan oluşmuştur ve içinde interstisiyel Leydig hücreleri yer alır. Testislerin kan dolaşımı böbreklerin kan dolaşımı ile yakın ilişki içindedir, çünkü her iki organın embriyolojik orijinleri aynıdır. Testislerin arterleri internal spermatik arter aortadan böbrek arterlerinin çıktığı yerin hemen altından kaynaklanır. Spermatik kordonun içinde ilerleyerek testise ulaşır. Bu arada internal iliak arterlerden gelen vaz deferens’in arterleri ile de anastomoz yapar. Testisleri drene eden venler, skrotum içinde pleksus pampiniformisi oluşturur. Spermatik kordon içerisinde yukarı çıkarak, inguinal kanalın iç halkası hizasında spermatik ven adını alarak sağda renal venin hemen altında vena kava’ya, sol da ise renal vene açılırlar. Testisin lenfatikleri lomber lenf nodlarına ve buradan da mediastinal lenf nodlarına drene olur. Sperm üretimi testisler içerisinde olur. Testisler, 15-25 ml volümde, cm uzunluğunda bir çift oval organ olup, skrotum içerisinde yerleşmişlerdir. Parankimi dıştan tunika albuginea adı verilen bir kapsül ile çevrelenmiştir. Bunun altında testis dokusuna ait subkapsüler damar ağı tunika vaskulosa bulunur. En dışını ise tunika vajinalis’in viseral yaprağı sarar. Tunika albuginea esasen kollagen liflerden oluşmuştur, aralarında düz kas lifleri bulunur. Elastisitesi yoktur. Yapısında bulunan düz kas liflerinin kasılması ve gevşemesi testisin kan dolaşımını etkiler, çünkü testisin arterleri kapsülü oblik olarak geçerler. Kapsülün bu kontraktilitesinin seminifer tubüller içerisinde sperm taşıyan sıvının ilerlemesindeki rolü henüz tam aydınlatılmış değildir. Testis parankimi, mediastinumdan kapsüle doğru uzanan septalarla 200-250 adet lobüle ayrılmıştır. Her bir lobül içerisinde ise 1-3 adet seminifer tubül bulunur. Seminifer tubüller, içerisinde sperm hücrelerinin geliştiği ortalama her biri 60 cm uzunluğunda borucuklardır. Toplam 600-1200 tubülün tamamının uzunluğu yaklaşık 250 m’dir. Duvarında gelişen germ hücreleri olgunlaşıp, spermatozoa haline geldiklerinde, bu borucukların lümenine dökülürler. Spermatozoa daha sonra lümen içerisinde ilerleyerek, yoluna devam eder. Testis dokusunun interstisiyumunda Leydig hücreleri, mast hücreleri, makrofajlart, kan ve lenf damarları bulunur. Seminifer tubüller mediastinumdan başlayıp perifere doğru uzanırlar ve “U” şeklinde bir yol katettikten sonra tekrar geri dönerek, mediastinumda iki uç birlikte rete tesits adı verilen damar ağına açılır. Diğer tubüller de aynı şekilde rete testis’e açılırlar. Rete testis, testisten gelen ve içinde spermatozoa bulunan sıvının epididime doğru akmasında aktif rol oynar. Rete testisten 6-15 adet kanal çıkarak epididim kanalına açılırlar. Sperm, duktus efferentes adı verilen bu kanalcıklar sayesinde testisi terk etmiş olur. Testisin innervasyonu renal pleksus ve intermezenterik otonom sinir sisteminden olur. Somatik innervasyonu yoktur. Sinirleri arterlerini takip ederek testise ulaşır. Adrenerjik sinir lifleri, Leydig hücrelerini besleyen kapillerleri innerve eder. Testis dokusunun 100 gramından dakikada 9 ml kan geçer. Sağ testisin kan perfüzyonu, soldan daha fazladır. Testis ve epididimin arter beslenmesi 3 kaynaktan gelir internal spermatik arter, deferensiyal arter, ve eksternal spermatik kremasterik arter. İnternal spermatik arter renal arterlerin hemen altında abdominal aorta’dan çıkar. Spermatik korddan geçerek testise ulaşır. Spermatik kordon içerisinde olguların %50’sinde bir, %30’unda 2 ve %20’sinde ise 3 adet arter bulunur. Spermatik kordondan çıktıktan sonra arterler pleksus pampiniformis ile çok yakın temas halinde ilerlerler. Pleksus pampiniformis, testisten çıktıktan sonra venlerin birbirleriyle yaptıkları yoğun anastomoz ve kıvrılmalar neticesi oluşan bir ven kümesidir. Bu pleksus içerisinde arter ve venlerin birbirleriyle çok yakın ilişki içerisinde bulunmaları, aralarında hem ısı hem de küçük moleküllerin karşılıklı değişimine olanak verir. Çünkü zaman zaman arter ve venleri birbirlerinden sadece ince damar duvarları ayırır. Örneğin burada testosteron venden artere, pasif diffüzyon ile geçmektedir. Benzer şekilde, arter ve ven arasında ısı aktarımının olması testise gelen kanın, normal vücut ısısından 2-4oC daha düşük olmasını sağlar. Eğer bu ısı farkı kaybolursa, örneğin inmemiş testis ve varikoselde olduğu gibi, testis fonksiyonları da bozulabilir. Testis arterleri testise tek %56, iki %31 veya üç ya da daha fazla %13 sayıda dal halinde girerler. Mediastinum bölgesinden testise girdikten sonra çok sayıda dallara ayrılarak parankim içinde yayılırlar sentrifugal tip kanlanma. Bunlardan çıkan arterioler sonuçta intertubüler ve peritubüler kapillerleri oluşturarak, buraları beslerler. Testis içerisinde kan akımı, metabolik ihtiyaca bağlı olarak rejional farklılıklar gösterir. Testisin fonksiyonlarında mikrosirkülasyonunun çok önemli rolü vardır. Testis içerisinde venler karşılık gelen arterlerine eşlik etmezler. Parankimi drene eden venler ya yüzeyel venlere ya da mediastinum yakınındaki ven gruplarından birine boşalırlar. Bu iki grup ven deferensial ven ile birleşerek pleksus pampiniformisi oluşturur. Buradan çıkan internal spermatik venler sağda vena kava’ya sol tarafta ise renal vene açılırlar. Spermatik ven ince duvarlı ve kas yapısı zayıf damarlardır. Testisin lenf damarları intertubüler bölgelerden kaynaklanır ve spermatik kord içinde ilerlerler. Seminifer tubüllerin lenfatik drenajının olmadığı kabul edilmektedir. Bu nedenle lenfatik obstrüksiyon durumunda interstisiumda dilatasyon gözlenirken, seminifer tubüller etkilenmezler. Testis ile epididm arasında lenfatik damarlar aracılığıyla bir ilişkinin bulunup bulunmadığı bilinmemektedir. Seminifer tubüllerin lümeni içindeki ekstrasellüler sıvı, lümeni döşeyen Sertoli hücrelerini ve germinal epiteli yıkayarak, içindeki spermatogenetik hücreler ve diğer hücreler ile birlikte önce rete testisten geçer ve daha sonra duktus efferentesler aracılığıyla epididim kanalına açılır. İçinde spermatogenetik hücre taşıyan bu testiküler sıvının kaynağı, büyük oranda seminifer tubüllerin primer sekresyonu olup bir miktar da rete testis epitelinin lümen içine olan sekresyonudur ve plazma ile izoosmatiktir. Rete testis içerisindeki sıvının iyon, karbonhidrat, aminoasit ve protein kompozisyonu plazma ve lenf içeriğinden oldukça farklıdır. Seminifer tubül içerisine veya dışarısına sıvı geçişi serbest diffüzyon ile olmaz. Burada kan-testis bariyeri adı verilen bir sistem rol oynar. Şekiller Gray’s Anatomi Atlası
testis ile makat arası damar